COVID-19 salgınının üretim ve tedarik zincirinde oluşturduğu olumsuzlukların yanı sıra artan jeopolitik riskler gelişmiş ülkeler dahil olmak üzere dünya genelinde enflasyonun yükselmesine yol açarken, merkez bankalarının son toplantılarında “şahin” adımların sonuna gelindiği vurgulandı.
Bununla birlikte, dünya genelinde yıl başına doğru martta başlamak üzere güçlenen “güvercin” fiyatlamalar bankaların açıkladığı politika metinleriyle güç kaybederken, önemli merkez bankaların faiz indirimlerine piyasa tahminlerinden daha geç başlayacağı beklentisi öne çıktı.
ABD’de ülke ekonomisi beklendiği şekilde yavaşlamadı
ABD Merkez Bankası (Fed) Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC), politika faizini beklentiler dahilinde değiştirmeyerek 23 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5,25-5,50 aralığında sabit tuttu.
Fed’den yapılan açıklamada son göstergelerin ekonomik aktivitenin “sağlam” bir hızla genişlediği belirtilerek, istihdam kazanımlarının geçen yılın başından bu yana yavaşladığı ancak güçlü kalmayı sürdürdüğü aktarıldı.
Kararın ardından açıklamalarda bulunan Fed Başkanı Jerome Powell, enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde düştüğüne dair güven duymak için devam eden kanıtlara ihtiyaçlarının olacağını belirterek, politika faizinin muhtemelen zirvede olduğuna ve ekonominin beklendiği gibi seyretmesi halinde bu yıl faiz indirimlerine başlamanın uygun olacağına inandıklarını dile getirdi.
Para piyasalarında, Powell öncesi Fed’in ilk faiz indirimine martta başlama ihtimali yüzde 53 ile fiyatlanırken, söz konusu açıklamaların ardından yüzde 35’e geriledi. Bankanın, para piyasalarında, mayıs toplantısında ise yüzde 92 ihtimalle faiz indirimine başlayacağı fiyatlanıyor.
Öte yandan, Kanada Merkez Bankası (BoC), politika faizini beklentilere uygun bir şekilde son 22 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5’te sabit tuttu.
Bankanın açıklamasında, parasal sıkılaştırma politikasının devam ettiği vurgulandı. Küresel ekonomik büyümenin çoğu ekonomide enflasyonun kademeli olarak azalmasıyla yavaşladığına dikkat çekilen açıklamada, Kanada’da ekonomik büyümenin 2023’ün ortasından itibaren durduğu ve muhtemelen 2024’ün ilk çeyreğine kadar sıfıra yakın seviyede kalacağı belirtildi.
Avrupa enflasyon ve resesyon ikliminde
Avrupa’da açıklanan temel ekonomik veriler belirsizliğin sürmesine yol açarken, geçen hafta Avrupa Merkez Bankası (ECB) üç temel politika faizini de sabit bıraktı.
Kısa vadeli ekonomik göstergelerin zayıf kaldığını ifade eden Lagarde, ekonomide orta vadede bir iyileşme görüleceğini ve ekonominin en önemli yansıması olan iş gücü piyasasının da oldukça güçlü kalmaya devam ettiğini vurguladı.
Lagarde, Avro Bölgesi’nde enflasyon oranlarındaki genel düşüş eğiliminin sürdüğünü, kısıtlayıcı para politikasının reel ekonomi üzerinde kapsamlı bir etki oluşturmaya devam ettiğini anlattı.
Öte yandan, İngiltere Merkez Bankası (BoE) da beklentiler doğrultusunda yüzde 5,25’le son 15 yılın en yüksek seviyesindeki politika faizini değiştirmedi.
BoE Başkanı Andrew Bailey, Banka’nın henüz politika faizinde indirim adımı atabilecek noktada olmadığını ve faiz indirimi konusunda spekülasyon yapmak istemediğini belirtti.
Bailey, Banka’nın, enflasyonun hedeflenen yüzde 2 seviyesine düşürüleceğinden ve bu seviyede sürdürülebilir şekilde kalacağından emin olmak için daha fazla kanıta ihtiyacı olduğunu söyledi.
Analistler, bankanın faiz indirimlerine en son başlayacak merkez bankalarından biri olacağının öngörüldüğünü ifade etti.
Asya’da da merkez bankaları faiz oranlarını değiştirmedi
Avrupa’nın önemli ticari ortağı Çin ve Japonya’dan gelen veriler de yatırımcılarının odağında yer almaya devam ediyor.
Çin Merkez Bankası (PBoC) aldığı kararlarda politika ve borç verme faizlerini sabit bırakırken, Japonya Merkez Bankası (BoJ) da para politikasında değişikliğe gitmedi.
Buna karşın, PBoC, banka ve kredi kuruluşları için zorunlu karşılık oranlarını 50 baz puan düşürdü.
Japonya Merkez Bankası (BoJ) da politika faizini yüzde eksi 0,1’de sabit bırakırken, getiri eğrisi kontrolü rejiminde de değişikliğe gitmedi. Ancak dün açıkladığı toplantı tutanaklarında ilk kez faiz artırımlarına yakında başlanabileceği sinyalini verdi.
Öte yandan, Güney Kore Merkez Bankası (BoK) üst üste 8. kez gösterge borç verme faiz oranını değiştirmeyerek sabit bıraktı. Banka piyasa beklentilerine paralel olarak faiz oranları yüzde 3,50 seviyesinde korudu.
Banka, yaptığı açıklamada ekonomik büyümeyi izlerken finansal istikrarı da gözeterek orta vadeli perspektifte tüketici fiyat enflasyonunun hedef seviyeye istikrar kazanmasına yönelik para politikasını sürdüreceğini belirtti.
TCMB miktarsal sıkılaştırmaya devam edecek
Yurt içinde ise haziranda göreve gelen ekonomi yönetimi, özellikle enflasyonla mücadele için birçok para ve maliye politikası adımı attı. Bu kapsamda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) parasal sıkılaşma sürecine girerken, hazirandan bu yana politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 45’e çıkardı.
TCMB geçen hafta politika faizini 250 baz puan yükseltirken, bankadan yapılan duyuruda, “Kurul, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir.” ifadeleri yer aldı.
Analistler, faiz artırım sürecinin tamamlanmış olabileceğini ancak TCMB’nin mevcut sıkı para politikasını enflasyonda kayda değer bir yavaşlama olana kadar sürdürebileceğini belirterek, ekonomi yönetiminin attığı adımların enflasyonla mücadele kapsamında piyasalarda olumlu karşılandığını ifade etti.
Dün açıklanan TCMB Para Politikası Kurulu Özeti’nde “Kredi arzında ve mevduat faizinde gözlenebilecek oynaklıklara karşın makroihtiyati kararlarla parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecek.” denildi.